Çeviri
Çeviri, kitapların ruhundan çok şey koparıp götürüyor. Sözcük oyunları, göndermeler gidiyor elden. Neyse, güne Beatles'la başladım (keyifler yerinde) da oradan aklıma Nick Hornby'nin "İyi de Nasıl?" (How to be Good) kitabı geldi. Hikaye, olanlar - diğer kitaplarıyla karşılaştırınca sadece sönüktü. (Zaten daha çok "anlatım tarzı adamı" yazarımız - en azından Mine öyle olduğunu söyledi, ben hep çeviri okudum.) Yalnız sonlara doğru okuduğum bir cümle, çeviri ile kitap arasındaki boşluğu hissettirdi:
"Bütün yalnız insanlar... En azından bu yalnız insanların nerede doğduğunu biliyoruz: Surrey'de."Kim bilir kaç tane sevilesi ayrıntı daha vardı. (Bu düşünce yine de kitabı sevmemi sağlamadı elbet.) Kulaklarımıza takabileceğimiz Babil balıkları olmadığına göre anlam kaybı olmadan dilleri yakalama şansımız da yok. Çeviri de bir ruh emici olarak sonsuza dek mutlu yaşayacak. Orijinal dilini bildiği halde çeviri okuyan top olsun öyleyse.
5 Yorum:
seni gidi cintoş. bunun ne olduğunu yazmayıp bilmece sormuşsun. Bunun E.R olduğunu bilmeyecekler mi:D
Hih hih bakıyorum da kopya veriyorsun. Sen de az cin değilsin :)
ben bildim, ben bildim!
Ooo, topluca cin olmuşuz :)
Ben en cininizim.
Nick Hornby'i pek bilmesem de, bu kitabın sırtını fazlaca popüler kültür göndermelerine ve "İngilizliğe" dayadığını düşünmüştüm, çeviride onlar da gidiyormuş demek ki.
<< Anasayfa