2 Ocak 2006 Pazartesi

1998

Hayatımın en yoğun yaşadığım yılıydı 1998. Öyle yoğundu ki hala dinlediğim bir çok albüm o zaman yapıldı, her gün yeni bir şeyler izleyip/duyup/okuyup heyecanlanıyorduk. Mine'yle Alternative Nation'a verdiğimiz her gece en azından yeni bir müzisyen ya da albüm keşfediyorduk, defterler tutup hepsini not ediyorduk. Gerçekten de keşfedilecek çok şey vardı - ve durmadan yaratmaya devam ediyorlardı. Brit-pop uçuyordu, Velvet Goldmine da renkleriyle vurmuştu. Para yetiştirip "bunlara değer" diye bir sürü orijinal cd almam da, dial-up ile mp3'ler insin diye sabahlara kadar oturmam da... Evet, Mine'nin mutfağında donmuş kıymayı çözmeye çalışırken Manic Street Preachers'la tanışmam da 98'deydi.O zaman ilk dinlediğimde "ya bir tanıdıklığı var bu şarkının" demiştim, hala diyorum, her James'in sesini duyduğumda eski bir tanıdığım söylüyormuş gibi yakın hissediyorum.

Hala elimdeki albümleri gözden geçirirken (ve özellikle de şu bütün mp3'lerimi formatlama dönemimde) bütün o karmaşa içinde 98 albümlerini ayrı seviyorum. Var bir keramet. Müziksel gelişimimle kişisel gelişimimi hala eş tutmasam da biliyorum nasıl birlikte ilerlediklerini ve dönüp baktığımda 98'i yaşayadığım için mutlu oluyorum.

1 Yorum:

13 Ocak, 2006 03:33

her şeyi merak etmek, hep yeni şeyler öğrenip hep yeni insanlar tanımak.Ve hep bardağın boş tarafını görüp, ne kadar çok şey bilmiyorum diye üzülmek..
Kendini geliştirinleri gördükçe yüzümü bir gülümseme kaplıyor.Mutlu oluyorum, bana ne ki???

diyor Blogger herackles...  

<< Anasayfa